İşlem yapılıyor, lütfen bekleyin...

Hizmette 10+ Yıl ve binlerce müşteri memnuniyeti... | %100 doğru kaynak | %100 memnuniyet | %100 mezuniyet |

Netsorular.com
İLT112U-İLETİŞİM KURAMLARI DERSİNİN 1. ÜNİTE DERS ÖZETİ
İLT112U-İLETİŞİM KURAMLARI DERSİNİN 1. ÜNİTE DERS ÖZETİNE VE DİĞER DERSLERİN DERS ÖZETİNE ULAŞABİLİR, AÖF ÇIKMIŞ SORULARI, AÖF DERS ÖZETLERİNİ VE AÖF YARDIMCI KAYNAK KİTAPLARI ONLİNE SİPARİŞ VEREBİLİRSİNİZ...

1. ÜNİTE - İLETİŞİM KURAMLARINA GİRİŞ

BİLİMSEL ARAŞTIRMA VE İLETİŞİM KURAMLARI

Bilim:evrendeki olguları farklı yollarlar inceleyen, açıklayan, geçerliliği olan, sistemli bilgilerdir. Bilimin açıklamaları akla uygundur. Herkes tarafından gözlenebilir. Genelleyici özelliğe sahiptir. Evrenseldir.

Bilimin amacı, anlamak, açıklamak, sebep sonuç ilişkisi içerisinde inceleme yapmak, geleceği tahmin etmek, gelişme için önerilerde bulunmaktır.

Kuram, en genel anlamda şeylerin nasıl çalıştığı hakkındaki kavrayıştır.

Hipotez, araştırmacının incelediği konuyla ilgili öne sürdüğü, yanlış ya da doğruluğu ispatlanmamış geçici önermedir.

Bilimsel yöntem, olgusal nitelikli problem çözmenin ve bilim üretmenin en güvenli yoludur.

Tümdengelim, tümevarım: tümdengelim bütünden parçalara gidilen yöntemdir. A=B ise B=C ise A=C. Tümevarım ise deney ve gözlemler ile bilgileri yasalar altında toplamaya çalışır. Bilimin ve bilimsel yöntemin temelidir.

Sosyal bilimler, toplumsal olayları ve insanları inceleyen bilim dalıdır.

Niteliksel yaklaşım: insan ve grup davranışlarını inceler. Neden ve nasıl sorularını sorar. Başlıca yöntemler görüşme, arşiv taraması, gözlem vs. tümdengelime dayanır.

Niceliksel yaklaşım: tümevarıma dayanır. Nesnel gerçekliğin değer yargılardan ve yorumlardan bağımsız yapılabilen gözlemler ile elde edilen verilerden oluştuğunu kabul eder. Gözlemlenebilen her şey bilimin konusudur.

İletişim kuramları: niteliksel ve niceliksel yaklaşımla ortaya konulmuş bütün çalışmaları içerir. İletişimi anlamak ve açıklamak için kullanılan bir tanımdır.

İLETİŞİM KAVRAMI VE ANLAMI

İletişim yalın bir ileti alışverişinden ziyade toplumsal nitelikli bir etkileşim, değiş tokuş ve paylaşım anlamındadır. Kavram, benzeşenlerin oluşturduğu ortaklık ya da topluluk anlamına gelen sözcükten kaynaklanmaktadır. İletişim kavramının tanımını sınırlandırmak zordur. Merten’e göre iletişimin 160’ın üzerinde tanımlanma şekli vardır. Yapılan bazı araştırmalar sonucunda 15 ayrı anlam üzerinde uzlaşma sğlanmıştır. Bu anlamlar;

1. Simge, konuşma dili: Düşüncenin sözel olarak (konuşma ile) karşılıklı alışverişi

2. Anlama, mesajın alınması: Bireyde benlikle ilgili olarak belirsizliğin azaltılması

3. Karşılıklı etkileşim, ilişki: İki kişinin birbirini anlaması, insanın karşısındakine kendisini anlatabilmesi

4. Belirsizliğin aza indirilmesi: Organizma düzeyinde bile olsa ortak davranışa olanak veren etkileşim

5. Süreç: Duyguların, düşüncelerin, bilgi ve becerilerin aktarılma süreci

6. Aktarım, değişim: Bir kişi ya da bir şeyin başka bir kişiye/bir şeye içinden aktarımla, alışverişle dönüşme değişme süreci

7. Bağlama, birleştirme: Yaşayan bir evrenin parçalarının ilintilenmesi, bağlantılarının kurulması süreci

8. Ortaklık: Bir kişinin tekelinde olanın başkalarıyla paylaştırılması, başkalarına da aktarılması süreci

9. Kanal: Askeri dilde iletinin (komutun) gönderilmesi ile ilgili araç, usul ve teknikler

10. Bellek, depolama: İletiyi alanın belleğinin, iletiyi gönderenin beklentisine uygun yanıt verecek biçimde uyarılması

11. Ayırımcı tepki: Organizmanın ortamdaki uyarıya verdiği farkedilir yanıt, ortamdaki değişme uyarlanma yanıtı, bu yanıtla diğerini etkileme

12. Uyarıcı: Kaynaktan çıktıktan sonra iletiyi alan için bir uyaran olan davranış

13. Amaç: Kaynağın karşı tarafı etkilemeyi amaçlayan davranışı

14. Zaman ve durum: Belli bir konumdan, yapıdan bir diğerine geçiş süreci

15. Güç: İktidar kaynağı olarak kullanılan mekanizma.

iletişimi (1) kişinin içsel iletişimi (kendiyle iletişim), (2) bireyler (kişiler) arası iletişim, (3) grup iletişimi, (4) örgüt iletişimi, (5) kitle iletişimi, (6) reklamcılık, (7) halkla ilişkiler, (8) ulusal iletişim, (9) uluslararası iletişim, (10) kişi dışı iletişim, (11) bilgisayar ve internet iletişimi gibi toplumsal kullanım biçimlerine göre çeşitlendirebiliriz.

İLETİŞİM TARİHİ

İletişimin insanın kendisini tanımasıyla başladığı söylenebilir ve insanlığın bir tarihi olmadığı gibi iletişimin de somut bir tarihi yoktur. İlk insanlar döneminde hırıltılar ve vücut hareketleri iletişimin tek anlamıyken; binlerce yıl sonra insanlık tarihinde ilk iletişim yeniliğinin geliştirilmesi, konuşmanın gücü ve sembolize etme olarak kendisini göstermiştir. En eski görsel iletişim kalıntısı M.Ö. 45,000’lere ve eski duvara kazılmış hayvan resmi M.Ö. 30,000’lere aittir. Bir sonraki önemli iletişim buluşu fonetik alfabenin geliştirilmesidir. Sümer’lerde kil tabletlere resimlerle yazılı olaylar M.Ö. 3500’lere dayanır. Papirüs üzerine yazılı olarak bulunan en eski doküman M.Ö. 2200’lere aittir. Fenike alfabesinin M.Ö. 1000 yıllarına karşılık geldiği bilinir. T’saiLun’un kağıdı bulması M.S. 105 yılıdır. 1000 yılında Çin’de hareketle kil baskı yaratılmış, 1049’da Pi Sheng kil kullanarak hareketli baskı tipini geliştirmiştir. Gutenberg tarafından 1446’da baskı ortaya çıkarılmıştır ve iletişimin üçüncü önemli buluşu matbaa ortaya çıkmıştır. Türkiye’de ilk matbaa ise İbrahim Müteferrika tarafından 1626’da kurulmuştur.  Türkiye’de ilk kitabın (VankuluLügatı) yayınlandığı tarihtir. 1844’te Washington ile Baltimore arasındaki 65 kilometrelik mesafede Morse’un telgrafla iletişim kurmasıyla birlikte elektronik dil devreye girmiştir. 1876’da Alexander GrahamBelltelefonu icat etmiştir. 1895 ise Lumiere kardeşlerin Paris’te ilk hareketli resim kamerasını yaparak ilk sinema salonunu açtığı ve ilk filmi gösterdiği tarihtir.

1920’de ilk radyo istasyonu Pittsburgh’da (KDKA) kurulmuştur. 1923’te ise Rus asıllı Amerikalı Vladimir Komsa Zworykin görüntüleri elektrik işaretlerine dönüştüren ikonoskop lambasını bularak televizyonun gelişiminde en önemli adımlardan birini atmıştır. Düzenli televizyon yayınlarına ise ABD’de 1939’da başlanmıştır. 1954’de de ilk renkli televizyon yayınına geçilmiştir. Türkiye’de ise siyah beyaz ilk televizyon yayını 1952’de İstanbul Teknik Üniversitesi’nde gerçekleştirilmiştir. Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu’nun yayına başladığında ise tarih 1966’yı göstermektedir. Dolayısıyla 1900’lerin başında radyo, 1930’ların başında televizyon elektronik eşya olarak satılmaya ve yaygınlaşmaya başlamıştır. ilk bilgisayar ABD’li Vannevar Bush’un yönetiminde 1930’lu yıllarda Cambridge’de Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nde geliştirilmiştir. İlk elektronik bilgisayar ise 1945 yılında tamamlanmıştır. IBM, 1911’de kurulmasının ardından Model 650 isimli ilk bilgisayarını 1953’te çıkartmıştır. 1960’larda ilk bilgisayar oyunları görülmüştür. İnternetin başlangıç noktası sayılacak ARPANET (Advanced ResearchProjectsAgency Network), Amerikan Savunma Bakanlığı bilgisayar şebekesi 1969’da kurulmuştur. 1975’te ilk kişisel bilgisayar IBM tarafından çıkarılmıştır. İnternetin yaygınlaşması ise 1990’lı yıllara rastlar. İnternetin Türkiye’ye gelişi ise 1994 yılında olmuştur. Dünya genelinde 50 milyon kullanıcıya ulaşabilmek için radyo tarihinde 38 yıl, televizyon tarihinde 13 yıl ve internet tarihinde yalnızca 5 yıl geçmesi gerekmiştir. Günümüzde iletişim hızla gelişmektedir.

İLETİŞİM ARAŞTIRMALARI TARİHİ

İletişim araştırmalarının tarihi, Birinci Dünya Savaşı’nın ardından 1920’lere ve o yıllarda da Amerika Birleşik Devletleri’nde gerçekleştirilen çalışmalara uzanır. ABD’de iletişim çalışmalarının başlangıcında 1910-1940’lı yıllara damgasını vuran Chicago Okulu’ndan bahsedilir. Ayrıca, Charles Cooley, HerbertMead ve John Dewey’in Amerikan sosyal bilimlerine yaptıkları katkılar unutulmamalıdır. Stanford İletişim Araştırmaları Enstitüsü yöneticisi WilburSchramm, 1963’te yayımlanan “TheScience of Human Communication (İnsan İletişiminin Bilimi)” adlı kitabında iletişim araştırmalarının “kurucu babalarından” söz eder. Bu kişilerden ilki siyaset bilimci ve Nazi propagandasının insanlar üzerinde nasıl etkili olduğunu analiz eden HaroldLasswell’dir. Lasswell’in“kim, kime, hangi kanaldan, hangi etkiyle, ne der” şeklinde özetlenebilecek çizgisel iletişim modeli 1940’lara damgasını vurmuştur. 1960’ların sonları ve 1970’lerin başlarında Amerikan yayılmacılığına yönelik eleştirileri de kapsayan “eleştirel görüşler” gelişmeye başlamıştır. 1970-1980 döneminde bilim insanları daha çok ilgi alanlarına yönelmişlerdir. Birbirlerinden ayrı bir şekilde iletişim sürecinin farklı yönlerine yönelik çalışmalar gerçekleştirmişlerdir. 1970’ler boyunca iletişimi şekille anlatmaya çalışan iletişim süreci modelleri geliştirilmiştir. 1980’lerden günümüze ise iletişim bilimindeki farklı yaklaşımların birbirine daha çok yaklaşmaya ve bir araya gelmeye başladığı söylenebilir.

İLETİŞİM ARAŞTIRMALARININ SINIFLANDIRILMASI

İletişim araştırmaları tarihinde yapılan çalışmalar farklı biçimlerde sınıflandırılabilir. Çalışmaların odaklandığı etki, mesaj, araç, niyet, anlam, ideoloji gibi temel sorun, konu ya da özneye göre, ilgilendiği iletişim türüne ya da biçimine göre, araştırma yöntem ya da yaklaşımlarına göre, çalışmacıların bakış açılarına göre, sonuçta ortaya koydukları bulgu ve yorumlara göre bu ayrımlar farklılaşabilmektedir. Geçmişteki iletişim çalışmalarına araştırmaların odak noktasına bakarak genel olarak iki ayrı biçimde tanımlamak mümkündür.Bunların ilki, Mühendis ClaudeShannon’un dediği gibi iletişimi “bilginin iletilmesi ve alınması”, ikincisi ise Felsefeci I. A. Richards ise iletişimi “anlamın üretilmesi” şeklinde yorumlamasıdır.

Bilginin İletilmesi ve Alınması Tanımına Giren Etki-Süreç Odaklı

Çalışmaların Temelleri

Tümevarımcı yöntemi izleyen, daha çok niceliksel araştırma yöntemlerini kullanan, nesnel, pozitivist yaklaşımdır. Anadamar, liberel-çoğulcu, tutucu, yönetsel, süreç-etki çalışmaları gibi isimler verilen çalışmalardır.Liberal yaklaşıma bağlı olarak geliştirilen kuramların temelde birleştikleri üç önemli nokta vardır: (1)İnsanın yaşadığı çevreye uyması, gerektiğinde uydurulması görüşü, (2) varolan toplumsal yapıyı ve kurumları koruma ve geliştirme isteği, (3) sanayileşmiş ülkelerin seçecekleri en iyi yolun kapitalist ekonomik ve siyasal sistem olduğu görüşü.

Etki-Süreç Odaklı Çalışmaların Temel Kavramları

İlk çalışmalarda ortaya atılan fikirlerde iletişim sürecinin kaynak, ileti, kanal ve alıcıdan oluşan dört temel öğesi yer almıştır.1950’li yıllarda hız kazanan iletişim araştırmaları iletişim sürecinin öğeleri arasına geribildirim ya da geri beslemeyi eklemiştir. Aynı yıllarda gürültü ögesi hız kazanan iletişim araştırmaları sonucunda iletişim süreci öğeleri arasına katılmıştır.Daha sonraları iletişim sürecini etkilediği belirtilen ve çeşitli kaynaklarda farklı farklı tanımlar getirilen birçok öge iletişim modeline eklenmiştir.

Süreç: Bir olayın düzenli olarak birbirini izleyen değişmelerle gelişmesi, başka bir olaya dönüşmesidir.

Kaynak (gönderici/ iletici): iletiyi gönderen iletişim ögesidir ve iletişimi başlatandır.

Kodlama: Bir bilgi, düşünce, duygu ya da kanının iletilmeye uygun, hazır bir ileti biçimine dönüştürülmesidir.

Kod: insanlara anlamlı gelebilen bir biçimde düzenlenen herhangi bir semboller grubudur.

İleti: Kaynaktan alıcıya gönderilen bir uyarı, düşünce, duygu, kanı ya da bilginin kaynak tarafından kodlanmış halidir.

Kanal: İletiyi taşıyan sinyaller kaynaktan hedef kişi ya da kitleye kanal (oluk, araç) aracılığıyla iletilir.

Alıcı (hedef): Kaynağın gönderdiği iletiye hedef olan şey, kişi ya da kişilerdir; iletişimin ulaştığı yerdir.

Sinyal: Kullanılan iletişim sistemine bağlı olarak farklı biçimlerde olabilir. Örneğin konuşmada sinyal, havada (kanal) ilerleyen ses basıncıdır.

Gürültü:Kaynağın isteği dışında sinyale eklenen herhangi bir şeye gürültü adı verilir.

Geribildirim, Geribesleme ya da Yansıma: iletiyi gönderenin alıcıda oluşturmak istediği amacın ne düzeyde gerçekleştiğini öğrenmek üzere geliştirilen bilgi alma sürecidir.

Kitle iletişiminde temel amaç; İletinin uzak mesafelerdeki geniş kitlelere ulaşmasıdır.

Kitle iletişiminde kaynak; genellikle bir kurum, kuruluş ya da bir organizasyondur.

Kitle iletişim araçları; kısaca medya, kaynaktan uzakta bulunan, birbirlerinden ayrı konumlanmış çok sayıda insanla aynı anda ilişki kurabilen teknolojik ortamlardır.

Kitle iletişiminde ileti; örneğin gazetede yazan yazı, televizyondaki ya da radyodaki programdır.

Kitle iletişiminde alıcı; Alıcı çoğu zaman kaynak tarafından hedeflenen belirli bir grup insandır. Bu nedenle alıcılar için “hedef kitle” de denir.

Etki Araştırmalarının Tarihsel Gelişimi

İletişim araştırmalarının tarihi büyük ölçüde etki araştırmalarının tarihi olarak görülür.ABD’de iletişimin etkilerine ilişkin ilk çalışmalar İkinci Dünya Savaşı öncesinde başlamıştır.Janowith ve Schulze, ilk ampirik (deneysel) çalışmaların temellerini atan isimlerdir. Ancak Paul F. Lazarsfeld, Harrold D. Laswell, Carl I. Howland ve Kurt Lewin iletişim araştırmalarının ilk temsilcileri olarak bilinir.

  • Medya etkilerinin güçlü olduğunun savunulduğu dönem: 1930’lara dek süren bu dönemde kitle iletişim araçlarının güçlü etkilerini açıklamak amacıyla Şırınga (İğne) Kuramı ya da Gümüş (Sihirli)Mermi Kuramı gibi görüşler ileri sürülmüştür.
  • Medya etkilerinin sınırlı olduğunun savunulduğu dönem:Dönem içerisinde yapılan en önemli çalışmalar; 1940 ve 1948’deki ABD Başkanlık seçimleri ve1949’da Hovland’ın filmler üzerine yaptığı Amerikan Değerleri Araştırması’dır.
  • Medya etkilerinin güçlü olduğunun yeniden savunulduğu dönem:güçlü etkilere geri dönüş sayılan son dönemde “kitle iletişim araçlarının ekonomik, sosyal ve siyasal güç sahibi olabilmek için etkili birer araç olarak kullanılabileceğine” olan inanç giderek yaygınlaşmıştır.

Anlamın Üretilmesi Tanımına Giren Anlam-Niyet Odaklı Çalışmaların

Temelleri

Genel olarak iletişimin “anlam” ve “anlamın üretimi” boyutuna odaklanan bu yaklaşımlar şu konuları ele alırlar.

1. İletişimi toplumsal bir konu olarak çok boyutlu (tarihsel, ekonomik, teknolojik, siyasal, kurumsal, mesleki ve kişisel vs.) bir şekilde ele alırlar, kültürel çalışmalar ve iletişim sosyolojisi alanlarında çalışma yürütürler.

2. Kitle iletişim kurumlarını tek başlarına değil kurumlar ile birlikte, ulusal ve hatta uluslararası bağlamı içinde değerlendirirler, geliştirilen yeni iletişim teknolojilerinin toplum üzerindeki etkilerini sorgularlar.

3. Mülkiyet, yapı, kurum, üretim ilişkileri gibi konular üzerinde dururlar

4. Araştırmayı yapı, örgüt, toplumsallaştırma, uzmanlaştırma, katılım ve diğer unsurlarla tanımlarlar

5. Temel önermeleri sorgular, alternatif düzenlemeleri araştırırlar.

Anlam odaklı yaklaşımlarda iletişim, toplumsal oluşumun gidişatındaki toplumsal rolü çerçevesinde tanımlanır. Dolayısıyla bu yaklaşımlarda “medya ve toplumsal iktidar arasındaki ilişkiye” odaklanılır.

Anlam-Niyet Odaklı Çalışmaların Temel Kavramları

Anlam odaklı yaklaşımlarda;

İletişim: insan etkinliklerinin tamamlayıcı bir parçası olarak tanımlanır.

Kaynak: bir iletişim örgütünde çalışan profesyonellerden toplumsal, siyasal, ekonomik örgütlere ve sınıflara kadar geniş bir alanı kaplar.

Alıcı: sınıf ve sınıflar arası ilişkiler açısından dikkate alınır.Kısacası paketlenmiş bir ürünün tüketicileridirler.

Teknolojik iletişim araçları:İletişim araçları; iletişimi üretmede, dağıtma ve tüketmedeki araç ve gereçleri, yapısal ve ilişkisel biçimleriyle kapsar. Sadece televizyon,radyo ya da gazete gibi dar bir çerçevede değil, geniş anlamda bilgisayarları, stüdyoları ya da video ve se donanımlarını iletişimin maddi teknolojik araçları olarak görür.

Metin; Amaçlı ve önceden mevcut bir anlamı taşıyan tamamlanmış ürün anlamına gelir.

Anlam: bir metinde ne söylendiğidir.

Gösterge: bir olayı, durumu ya da niteliğin varlığını öneren bir şey

Göstergebilim: Göstergeler ve çalışma biçimleri üzerinde durur.

Söylem: Belli etkiler üretmek için belli insanlar arasında dil kullanımını.

İdeoloji Kavramı ve Anlamı

Anlam odaklı çalışmalar içinde “ideoloji” kavramı ayrıca açıklanmalıdır. İdeoloji; düşünceyi çevreleyen, bilgilendiren, yönlendiren fikirler ağı ve bu yapının incelenmesi bilimi olarak tanımlanır.İdeoloji kavramı ilk kez Napolyon’un kurduğu ve Fransız Devrimi’nin felsefesi yönünde bir eğitim sistemi oluşturmakla görevlendirdiği Ulusal Enstitü’nün üyesi ve devrim partizanlarından AntoineDestutt de Tracy kullanmıştır.

Anlam-Niyet Odaklı Çalışmaların Sınıflandırılması

1980’ler öncesinde kitle iletişimiyle ilgili Marksist yaklaşımlar temel olarak iki ayrı yönde gelişmiştir:

1. İletişimin siyasal ekonomisi ile ilgili konulara eğilen yaklaşımlar: (a) kapitalist iletişim sistemini ve faaliyetlerini inceleyen yaklaşımlar ile (b) yeni sömürgeciiğin ya da emperyalizmin genel iletişim yapısını inceleyen yaklaşımlar.

2. Üst yapıya (ideoloji, kültür ve kültürel örgütlere) eğilen yaklaşımlar: (a) Kültür ve ideoloji eleştirisiyle gelen Frankfurt Okulu’nun kitle kültürü eleştirisi, (b) Althusserci yapısalcılık ve Gramsci’nin anlayışından etkilenen kültürel incelemeler yaklaşımları ve (c) uluslararası iletişim kuramında, Marksist ve Neo-Marksist bağımlılık kuramından gelen kültürel emperyalizm tezi.

Bir başka bakış açısı olarak Curan’ın sınıflandırmasına da değinilebilir.Curran, anlaşmazlık ve tartışma alanının tipini tanımlayan, medyanın gücü konusunda da farklı görüşler içeren “yapısalcı yaklaşım”, “ekonomi politik yaklaşım” ve “kültürel çalışmalar” adı altında üçlü bir ayrıma gider.

YAKIN DÖNEMDE DİKKATİ ÇEKEN GELİŞMELER

Erdoğan ve Alemdar’ın (2005) ifadesiyle 1990’lı ve 2000’li yıllarda bilgi teknolojilerindeki gelişime bağlı olarak bilgi toplumunun kurulduğu varsayımından hareketle; küreselleşme ile birlikte “ötesi” (post) ekiyle gelen (post-industrializm: sanayi ötesi, post-modernizm: modernizm ötesi gibi) yaklaşımlar öne çıkmıştır.Ayrıca 2000’li yıllar kültürel incelemelerin modasının geçtiği; ancak farklı yaklaşımları da içine alarak ”kültürelcilik” bağlamında bu çalışmaların sürdürüldüğü söylenebilir.

 

 

Yukarıya Git