İşlem yapılıyor, lütfen bekleyin...

Hizmette 10+ Yıl ve binlerce müşteri memnuniyeti... | %100 doğru kaynak | %100 memnuniyet | %100 mezuniyet |

Netsorular.com
İLT209U-İLETİŞİM ARAŞTIRMALARI DERSİNİN 1. ÜNİTE DERS ÖZETİ
İLT209U-İLETİŞİM ARAŞTIRMALARI DERSİNİN 1. ÜNİTE DERS ÖZETİ

1.ÜNİTE - BİLİMSEL ARAŞTIRMADA TEMEL KAVRAMLAR

"Olgu"; doğada var olan ve duyular yoluyla gözlemlenebilen oluşlardır.Olgularla ilgili tartışabilmek için, öncelikle bir oluşa dair ortak bir karakteristik yapı, özellik ve durumların belirtilmesi gerekir.Bir olguya dair gözlenmiş ortak bir karakteristik yapı, özellik ve durumların açıklamasını içeren ifadelere "kavramsal tanım" denir.Pozitivizm; bilimsel bilgiye ulaşma yöntem ve süreçlerine dair metodolojik (yöntem bilimsel) bir yaklaşımdır. Neyi; nerede, nasıl, neden, kimin, ne kadar yaptığına (ve tüm bunlarının diğer oluşlardaki kimseleri, nerede, nasıl, neden ne kadar etkilediğine) dair soruların cevaplanma yöntem ve süreçlerini belirli bir dizgede sistematize ederek; sınanabilir, tekrarlanabilir ve böylece güvenilir, geçerli, nesnel ve genellenebilir kılmayı amaçlar.

BİLİM

Einstein'ın tanımı; "bilim; düzenden yoksun duyu verileriyle, mantıksal olarak düzenli düşünce arasında uygunluk sağlama çabasıdır". Russell'ın tanımı; "gözlem ve gözleme dayalı akıl yürütme yoluyla, dünyaya ait olguları ve bu olgular arasındaki bağlantıları bulma çabasıdır".Büyük düşünürlerin yaklaşımlarını bir araya getirdiğimizde Bilim; gözlemleyebildiğimiz evrene dair sistemli biçimde veriler elde etmek, elde edilenleri diğer verilerle mantıksal ve anlamlı biçimde ilişkilendirmek ve ulaştığımız tüm yargıları alternatif gözlem ve ilişkilendirmelerle tekrarlı sınamalara tabi tutmaktır.. Bilim; (en genel haliyle) olgular arasındaki neden-sonuç ilişkilerinin yapısını çözümlemeye yarar.

TEORİ (KURAM)

Teori; bir takım olguları ve bu olgular arasındaki ilişkileri anlamlı bir örüntü oluşturacak şekilde ortaya koyan kavramsal sistemdir.Teori bir icat değil, doğada zaten var olan oluşları ortaya koyan bir keşfin açıklamasıdır. Bu keşifsel açıklamalar sonraki icatlar, yaklaşımlar, gelişmeler için kaynaklık yapar.teoriler doğa bilimleri kadar sosyal bilimler alanında da hayatımızı yönlendirici etkiye sahiptir.insan davranışlarını yönlendirmekten, uzaya roket göndermeye kadar girişilmiş bilinçli çabaların gerisinde teorilerle ifade edilen keşifler vardır.

HİPOTEZ VE SINAMA

Sayısız olgu vardır ve bu olgular arasında sayısız ilişki cereyan eder. Tüm bunları açıklamak için pek çok teori geliştirilmiştir ve insan merak duymaya ve gözlem yapmaya devam ettiği sürece de teoriler gelişmeye devam edecektir. Ancak bazen aynı olgusal ilişkileri açıklayan farklı teorilerin olgular arasındaki ilişkileri açıklayış biçimleri arasında farklılıklar olabilir. Veya bir teorinin açıkladığı olgusal ilişkinin başka koşullarda da geçerli olup olmadığı belirgin olmayabilir.Bu durumda teoride öyle olduğu belirtilen (önerilen) ilişkisel yapının gerçekten de doğru olup olmadığının test edilmesi yani sınanması gerekir.Teoride önerilen olgular arası ilişkilerden hareketle sınanmak amacıyla belirtilen yargı ifadelerine hipotez denir. Gözlem yoluyla bir hipotezdeki yargının doğruluğunu veya yanlışlığını saptamak amacıyla yapılan testlere sınama denir.Uygun sınanma ifadesi şu şekilde olabilir: "Ödül beklentisi ile istendik davranış arasında pozitif ilişki vardır".

 Bu hipotezi sınamak için yeterli sayıda ve uygun nitelikte bir grup birey belirleriz. Daha önceden tasarladığımız bir konuda ve farklı düzeylerde ödül öneririz ve ardından davranışlarındaki değişimi gözlemleriz. Gözlemlerimizi (veriler) kaydeder ve bazı istatitiki tekniklerleanaliz ederiz. Kabul edilebilir bir güven aralığında ödül arttıkça istendik davranışın da artığı sonucuna vardıysak, ödül ve istendik davranış arasında pozitif ikişki vardır bulgusuna ulaşırız. Yani hipotezimiz desteklenmiş olur.

GÖZLEM

Gözlem bir bilimsel araştırmada veri toplamak için kullanılan tekniklerin genel adıdır.. Bilim adamı; gözlem verilerinin işaret ettiği bulgular üzerinden "nesnel" yorum yapar. Sistematik olarak tasarlanmış ve tekrarlanabilirliği sağlayacak şekilde raporlanmış gözlem süreçleri sonucu ulaşılan bulgular; bir araştırmacının "öznel" görüşünü yansıtmaktan çıkar.Bilimsel araştırmada alternatif gözlem yolları vardır. Bunlardan biri deneydir. Laboratuvar deneyleri karıştırıcı koşulların en üst düzeyde kontrol altında tutulabilmesi imkânını sağlar. Alan deneyleri karıştırıcı koşullardan izolasyon konusunda zayıf nitelik gösterse de sosyal bilimler alanında uygulanan gözlem tekniklerinden bir diğeridir.Deneysel olmayan yöntemlerle yapılan gözlemlerin en yaygınlarından biri yapılandırılmış görüşmelerdir.Halk arasında yaygın kullanımda anket olarak adlandırılan bu gözlem tekniği, çok sayıda veriye ekonomik olarak ulaşmayı sağladığı için yaygın kullanım alanı bulmaktadır.Genellikle nitel araştırma tasarımlarıyla ilişkilendirilerek uygulanan diğer gözlem çeşitleri; yarı yapılandırılmış görüşme, yapılandırılmamış görüşme ve odak grup görüşmeleridir. Bu tip gözlem teknikleri araştırmacının konuya ilişkin kavrayışını derinlemesine geliştirmesine ve çok yönlü ve detaylı veri toplamasına olanak tanır ve daha esnektir. Ancak bu tip gözlemlerde; çok sınırlı sayıda örneklemle çalışılabilmektedir. Bu nedenle; amacı nüfus genellemesi olan araştırmalardan ziyade, teorik genelleme olan araştırmalarda kullanılır. Bunların dışında araştırma amacına uygun olarak, günlükler, resimler, arşivler gibi diğer dökümanlar üzerinde ve sosyal olaylarda da veri toplama için gözlem yapılabilir.

NÜFUS VE ÖRNEKLEM

Nüfus"; hakkında araştırma yaptığımız, belirli bir konuda niteliğini öğrenmek istediğimiz kitlenin bütünüdür. "Örneklem" ise nüfusun genel özelliklerini yansıtan, yani nüfusun bütününü temsil niteliği taşıyan, yeterli büyüklükteki şeçilmişnüfus parçasıdır.

BAĞIMLI, BAĞIMSIZ VE ARACI DEĞİŞKENLER

Neden sonuç ilişkisi kurulan ve karşılıklı etkileşim durum ve düzeyleri incelenen olgulara "değişken" denir. Belirli bir sonucun "nedeni" olan, yani sonucun durumu üzerinde değişime neden olan değişkene "bağımsız değişken" denir. Bir nedene bağlı olarak durumu değişen değişkene ise "bağımlı değişken" denir. Yani bağımlı değişkendeki değişim, bağımsız değişkendeki değişime bağlıdır.Örneğin "kilo" ve "yeme miktarı" arasındaki ilişkiye bakarsak; kilo, bağımlı değişkendir ve yeme miktarına göre değişir. Yeme miktarı ise bağımsız değişkendir. Bu ders üzerinde tartıştığınız bazı arkadaşlarınız size, "Bu doğru değil, yemiyorum ama yine de kilo alıyorum. Su içsem yarıyor" diyecektir. Oysa siz yemeyi biraz azalttığınızda hemen kilo veriyor olabilirsiniz. Yemeği azaltınca siz hemen kilo verirken, diğer arkadaşınız için bu durumun geçerli olmama sebebi aracı değişkenler yoluyla açıklanır. Aracı değişkenler; bağımsız ve bağımlı değişken arasındaki ilişkinin yapısına farklı biçimlerde etki eden üçüncü grup değişkenlerdir ve moderatör ve mediatör değişken olarak iki gruba ayrılırlar.

Bağımlı ve bağımsız değişken arasında öngörülen ilişkinin yapısında değişikliğe neden olma potansiyeline sahip "farklı gözlem kategorilerine" moderatör değişken denir.Moderatör değişken; bağımsız ve bağımlı değişken arasındaki ilişkinin yönüne ve/veya gücüne etki eden üçüncü değişkendir.Bağımlı ve bağımsız değişken arasında gözlenen ilişkinin şiddetini, bu değişkenlerle olan farklı ilişkisi nedeniyle azaltan veya ortadan kaldıran değişkene mediatör değişken denir.

VERİ, BULGU, BİLGİ VE SOYUTLAMA

Veri; araştırmamızda incelediğimiz değişkenlerin gözlenen niteliksel veya niceliksel özelliklerine atfen saptanan değerlerdir. Örneğin; Türkiye İstatistik Kurumu her yıl enflasyon oranlarını açıklar. Bu bir veridir.Araştırmacının bizzat kendi gözlemleri sonucu elde edilen verilere "birincil veri" denir.Daha önce farklı araştırmaların gözlemleri sonucu elde edilmiş verilere "ikincil veri" denir.İkincil verileri elde etmek birilcil verilere kıyasla daha pratiktir ve daha az zaman alır. Çünkü yeni bir gözlem süreci gerektirmez. Bu nedenle ikincil verilerin maliyeti, birincil veri toplamaya kıyaslaya daha düşüktür. Ancak ikincil veriler her zaman birincil veriler kadar geçerli olmayabilir. Çünkü ikincil veriler daha önce farklı bir amaçla toplanmışlardır ve sonradan tasarlanan diğer araştırmanın amaçlarına ve gereklerine tam uygunluk göstermeyebilir. İkincil veri bazen tek bir kaynaktan elde edilebilir ve bu verilerin güvenilirliğini sınamak için alternatif bir kaynak bulunamayabilir. Oysa birincil veride tekrarlı gözlemler yapılarak verinin güvenilirlik durumundan daha çok emin olunabilir.Bulgu; verilerin amaç doğrultusunda seçilmesi, sınıflanması ve ilişkilendirilmesiyle ulaşılan sonuçtur. Veriler ham halleriyle bulgu olma niteliğine kavuşamazlar. Veriler amaca göre işlenerek (analiz edilerek) daha üst soyutlama seviyesine ulaşırlar ve "bulgu" haline gelirler.Parça parça elde edilen gözlem verileri anlamlı bir bütün oluşturacak şekilde ortaya konduğu koşulda bulgulara ulaşılmış olur.Verilerin analizi sonucu ulaşılan bulgu da anlam yüklenmesi (soyutlama seviyesi) açısından yetersizdir. Bulguların bilgi haline ulaşabilmesi için daha üst soyutlama seviyelerine ihtiyaç vardır. Soyutlama; gözleneni, bağlamı içerisinde değerlendirmektir.Bilgi; üst kavramlarla "gerekçelendirilerek" ilişkilendirilen bulgulardır. Yani bir bulgu ancak soyutlama bağlamı ve mantıksal kurgusu gerekçelendirilerek açıklandığı koşulda bilgi olma niteliğine kavuşur. Soyutlamanın yapılmasını sağlayan bağlamlar "üst kavramlar"dır.

GEÇERLİLİK VE GÜVENİLİRLİK

Bilimsel bilgiyi diğer bilgi türlerinden ayırırken, geçerli ve güvenilir olduğu vurgulanır. Geçerlilik, bilimsel bulguların "doğru" olması, gerçeği göstermesidir. Güvenilirlik, tekrarlı sınamalarda aynı sonuca ulaşılmasıdır.Bilimden beklenenin özü itibariyle doğru ve genellenebilir bilgi üretmesi olduğu düşünüldüğünde, geçerli yani doğru olması beklenenin en genel itibariyle "bulgular" olduğu söylenebilir.Bilimsel bulguların geçerliliğinin sağlanabilmesi için tüm araştırma sürecinin geçerlilik argümanını destekleyecek şekilde tasarlanması gerekir. Seçilen yöntemin amaca uygunluğu ilk adımdır. Gözlem teknik, araç ve süreçlerinin tasarımında, (l)araştırmacı yanlılığının engellenmesi, (2)araştırmacı yönlendirmesinin engellenmesi, (3)teyit edici yaklaşımların engellenmesi ve (4)sosyal kabul edilirlik kaygısının engellenmesi gerekir.Bunların dışında örneklemin uygunluğu, örnekleme tekniğinin uygunluğu, veri toplama zamanının uygunluğu, analizlerin uygunluğu da nihayetinde bulguların geçerliliği açısından önemlidir.

Yukarıya Git