İşlem yapılıyor, lütfen bekleyin...

Hizmette 10+ Yıl ve binlerce müşteri memnuniyeti... | %100 doğru kaynak | %100 memnuniyet | %100 mezuniyet |

Netsorular.com
SOS113U-DAVRANIŞ BİLİMİ DERSİNİN 1. ÜNİTE DERS ÖZETİ
SOS113U-DAVRANIŞ BİLİMİ DERSİNİN 1. ÜNİTE DERS ÖZETİNE VE DİĞER DERSLERİN 1. ÜNİTE DERS ÖZETİNE ULAŞABİLİR, AÖF ÇIKMIŞ SORULARI, AÖF DERS ÖZETLERİNİ VE AÖF YARDIMCI KAYNAK KİTAPLARI ONLİNE SİPARİŞ VEREBİLİRSİNİZ...

ÜNİTE I- SOSYOLOJİYE GİRİŞ VE YÖNTEMİ

GİRİŞ

Bu ünitede size sosyolojinin ne olduğu, sosyolojik düşünmenin nasıl olması gerektiği hakkında bilgi verilerek, sosyolojik araştırmalarda kullanılan bilimsel yöntem anlayışı anlatılmaya çalışılacaktır.

SOSYOLOJİ NEDİR?

 Bilinmesi gerekenler

-Sosyoloji sosyal ilişkilerin bireylerin tutum ve davranışları üzerindeki etkilerini incelerken toplumun oluşumu gelişimi ve değişimi üzerinde durur.

-Toplumlar bir değişim sürecini yaşarken aynı zamanda da bir istikrar ve düzen barındırırlar.

 Sosyoloji insan toplumlarını inceler. Toplumların kültürel yapısını ortaya koyar. Kültür ise sonradan öğrendiğimiz ve paylaştığımız her şeydir.

 Sosyoloji toplumsal farklılıkların neden ve sonuçlarını anlamaya çalışır. Bunlara Fransız bir karı kocanın ilişkilerinin Mardinli bir karı kocanın ilişkilerinden neden farklı olabileceğini ortaya koyar.

 Toplum içinde yaşayan insanlar genelde insan davranışları konusunda alışmış oldukları belirli kurallara uyarak yaşamlarını sürdürürler. Sosyologlar insanların hangi durumda ne tür davranış sergileyebileceklerini aşağı yukarı tahmin edebilirler. Toplumlar böyle bir düzen içinde yaşarken aynı zamanda değişen şartlara da uyum gösterirler. Buna eski zamanlarda uzak yerlerde yaşayan insanların mektupla haberleşirken şimdilerde mesajla veya e- postayla iletişim kurmaları örnek verilebilinir.

SOSYOLOJİK BAKIŞ AÇISI

Bilinmesi gerekenler

-Sosyolojik bakış açısı kişinin kendi öznel değerleri ve kültürel yanlılığını bir kenara bırakarak toplumda tartışmasız kabul edilen inançları, kesin olarak kabul edilen görüşleri sorgulamayı ve çözümlemeyi gerektirir.

-Sosyolojik bakış açısı bizim bilgi birikimimizin dışında daha geniş konuları anlamamıza yardımcı olur.

-Bireyin içinde yaşadığı toplumun bir parçası haline gelmesine ve ona göre davranmasına toplumsallaşma denir.

 Sosyolojik bakış açısı kişinin tarafsız bir şekilde olayları daha geniş boyutlarda ele alıp çözümlemesidir. Bizim bilgi birikimiz dışında olayların görünenden başka sonuçları olabileceğini bize gösterir. Buna toplumda görülen boşanmalar örnek verilebilir. Boşanma her toplumda farklı karşılanabilecek bir olgudur. Bireysel düşünüldüğünde boşanmanın sonuçlarına sadece ayrılan çiftler katlanır. Ancak sosyolojik bakış açısıyla bakıldığında boşanmaların artmasıyla toplum yapısının bozulacağı, çocukların eğitim durumunu, sosyal hizmet kurumlarını, iş hayatının hatta din kurumlarını bile etkilemesi söz konusu olur.

Toplumun bireyden etkilendiği gibi de bireylerde yaşadığı toplumdan etkilenir. Bireyler yaşadığı toplumun dilini öğrenir, kültürünü içselleştirir ve kimlik oluşturur. Bu duruma da toplumsallaşma denir. Her birey toplumsallaşmanın bir ürünüdür.

Neden sosyoloji çalışmalıyız?

Çünkü son derece hılı gelişen dünyayı anlamamıza ve bu değişiklere anlam vermemize yardımcı olur.

 İçinde bulunduğumuz toplumda sosyolojik olarak nerde olduğumuz hakkında bizi bilgi sahibi kılar. Toplumun işleyişi hakkında bilgi sahibi yaparak meslek hayatımıza yardımcı olur.

SOSYOLOJİNİN DİĞER SOSYAL BİLİMLERLE İLİŞKİSİ

Bilinmesi gerekenler

-Bilim sistematik bir yöntemle olaylar arasındaki ilişkilerin incelenmesi ve bilgi toplanmasıdır.

-Bilim doğa bilimleri ve sosyal bilimler olmak üzere iki çeşittir.

-Sosyoloji diğer bütün soysal bilimlerle bir bütünü oluşturur.

Bilimin tanımından anlayacağımız üzere bilimin bilgi ve yöntem olmak üzere iki temel unsuru vardır. Peki bu durum düşünüldüğünde sosyoloji bir bilim midir? Sosyolojinin insan davranışları hakkında bilgi topladığını ve sistematik yöntemlerle inceleme yaptığını biliyoruz. O halde sosyoloji de bir bilimdir.

Sosyoloji, psikoloji, antropoloji, ekonomi, tarih ve politik bilimler soysal bilimleri oluştururlar.Sosyal bilimler arasındaki farklılıklar barındığı bilimlerin farklı konuları işlemesinden gelmez. Aksine tüm bilimler aynı konuyu işleyebilirler. Sosyal bilimler arasında oluşan farklılık bakış açısından ileri gelir. Örneğin bir tsunami olayını ele alalım; bu olayda doğa bilimcileri ve jeologlar fay hatlarını araştırırlarken, ekonomistler bu felaketin o bölgedeki ekonomiye verdiği zararı, psikologlar o bölgede yaşayan insanların ruhsal durumlarını, tarihçiler bu durumun o bölgede daha önceden yaşanıp yaşanmadığını araştırılar. Örneğimizden anlaşıldığı gibi aynı olayı farklı bakış açılarıyla inceleyerek bir bütünü oluştururlar.

TOPLUM VE TOPLUMSAL YAPI

Bilinmesi gerekenler

-Sosyolojik analizler makro sosyolojik analiz ve mikro sosyolojik analiz olmak üzere ikiye ayrılır.

-Mikro sosyolojik analizler iki kişi arasındaki iletişim gibi daha küçük alanı inceler.

-Makro sosyolojik analizler devletlerarası çatışmalar, terör gibi daha geniş grupları inceler.

Sosyolojinin toplum ve işleyişi incelediğini biliyoruz. Ancak bu incelemeyi yaparken makro analiz veya mikro analiz yaparlar. Mikro sosyolojik analiz kişiler arasındaki ilişkileri ele alır.Bireyin ailesiyle, yakın arkadaşıyla veya sevgilisiyle nasıl konuştukları nerde ne yaptıklarını inceler. Makro sosyolojik analiz ise geniş açılı merceklere benzer. Burada gözlenen toplumun kendisi, nasıl değiştiği ve nasıl organize olduğudur. Bunlara işsizlik, evsizlik, kentsel sorunlar, aile içi şiddet ve terör olayları örnek verilebilinir.

Toplum nedir?

Toplum en geniş tanımıyla insanları etkileyen ilişkiler bütünüdür. Ancak toplum bireylerin toplumu demek değil, onların birbiriyle kurdukları ilişkiler bütünündür. Onlardan ayrı bir organizma olarak ele alınır. Bu açıdan toplumu bir fotoğrafa benzetebiliriz. Nasıl ki fotoğraflar dağlar, tepeler, göller ayrı ayrı değil de bir bütün olarak bulunur, aynı şekilde toplumun unsurları da böyledir.

Toplumun unsurlarını sıralayacak olursak bunlardan birincisi ortak toprak parçasına sahip olmaktır. İkincisi belirli bir irade biçimi belirleyip ona uymaktır. Üçüncüsü ise ortak bir kültüre ve yaşam biçimine sahip olmaktır.

Toplumsal yapıyı oluşturan parçalar

Toplumsal yapıyı kültür, toplumsal sınıf, statü, rol, grup ve toplumsal kurumlar gibi parçalardan oluşur. Bunları şimdi tek tek inceleyelim.

a) Kültür

Bir toplum içinde yaşayan insanların öğrendikleri ve paylaştıkları her şey kültürdür. Sosyologlara göre grubun kullandığı lisan, değerleri, inançları, davranışları hatta ifadeleri kültürdür. Bireyler içinde yaşadığı topluma sadece dış görünüş olarak değil duygu ve düşünceleriyle de benzer. Yani bir Fransız bir Fransız gibi düşünür, onların hissettikleri gibi hisseder; bir Türk ise Türk gibi düşünür ve bir Türk gibi hisseder.

b) Toplumsal sınıf

İnsanların toplum içinde bulundukları yer ve mevki toplumsal sınıfı oluşturur. Toplumsal sınıfların oluşmasında bireylerin geliri, yaşam biçimi, yerleşim birimi ve eğitim düzeyi etkilidir. Bireyler kendilerini hangi sınıfa ait görüyorlarsa o sınıfa ait düşünce, giyim, kuşam, nezaket, okuma yazma alışkanlığı, meslek seçimi hatta politik tutumlara sahip olurlar.

c) Statü

Statü bireyin toplum içinde yer aldığı sosyal konumu ifade eder. Bireyin statüsü onun kim ve nereye uygun olduğunu ve kimlerle ilişki kuracağını belirler. Örneğin bir okul içinde okul müdürü statüsü, öğretmen ve öğrenci statüsü gibi çeşitli konumlar bulunur.

Statü edinilmiş ve kazanılmış statü olmak üzere iki çeşittir. Edinilmiş statüler insana doğumuyla beraber gelir. Bunlara ırk, cinsiyet ve yaş örnek verilebilir. Kazanılmış statüler ise bireyin kendi çabalarıyla gönüllü olarak elde ettiği statüdür. Doktor, avukat, eczacı, sosyal hizmet umanı gibi örnekler verilebilinir. Tabi edinilmiş statüler kazanılmış statüleri etkileyebilir. Eğer erkek iseniz bu evlilik hayatınızda çocuk bakımıyla daha az uğraşacağınız anlamına gelebilir. Eski çağlarda edinilmiş statü daha önemli iken günümüzde kazanılmış statüler daha çok önem arz eder.

d) Rol

 Belirli statülerdeki insanlardan beklediğimiz davranışlara rol denir. Bir taksi şoförü statüsündeki kişiden beklediğimiz rol bizi istediğimiz yere götürmesidir. Bu roller bireylere sorumluluk yükleyerek toplumsal kargaşayı önler. Her birey birden fazla role sahip olabilir ancak birden farklı rolde çok iyi olmasını beklemek rol çatışmasına sebep verebilir. Buna üst düzey yönetici bir eşin aynı zamanda çok iyi çok fedakar bir eş olmasını beklemek örnek verilebilir.

e) Grup

 Statü ve rolleri arasında belirli ilişkileri olan, herhangi bir büyüklükteki insanlardan oluşur. Ancak aralarında düzenli devam eden bir ilişki olmalıdır ve kendilerini biz olarak ifade edebilmelilerdir.

f) Toplumsal Kurumlar

 Toplum içinde yaşayan insanların gereksinimlerini karşılayan organize olmuş kalıp ve davranışlar bütününe toplumsal kurumlar denir. Aile, eğitim, ekonomi, politik, din, medya, bilim, sağlık ve askeri örgütler gibi kurumlardan söz edilebilir. Kurumlar elle tutulup gözle görülmez ancak hayatın her alanında vardır. Toplumsal kurumlar farklılaştıkça onu oluşturan bizlerde farklılaşırız. Bir eğitim kurumunu düşünürsek eğitim sistemi değiştikçe yeni nesillerde değişir ama eğitim kurumu daima vardır.

TOPLUM TÜRLERİ

Bilinmesi gerekenler

-Toplum türleri konusundan en ünlü sınıflandırma sosyolog Gerhard Lenski’ ye aittir.

- Lenski’ye toplumlar devamlı bir değişim yaşar. Bu değişime toplum teknolojik düzeyi de etki eder ve sosyo-kültürel evrim nitelendirilir.

-Lenski sınıflandırılmasına göre endüstri öncesi toplumlar, endüstriyel toplumlar, endüstri sonrası toplumlar ve bilgi toplumları olarak ayrılırlar.

 Endüstri öncesi toplumlar; avcı ve toplayıcı toplumlar, çobanlıkla geçinen toplumlar, ilkel tarım toplumları ve tarım toplumları olmak üzere dört çeşittir.

 Avcılık ve toplayıcılık ( Hunters ve Gatherers ) toplumlarında; kaynaklar az olduğu için eşitsizlik minumum seviyededir. Teknoloji neredeyse hiç kullanılmaz. Avusturalya da yaşayan Aborjinler ve orta Afrika da yaşayan pigmeler başlıca örnekleridir.

Göçebe ve çobanlıkla geçinen (pastoral) toplumlarında; hayvanların etinden ve sütünden yararlanmaya dayalı bir yaşam vardır. Basit ev araç ve gereçleri kullanırlar. Yeni otlak bulabilmek için genelde göçebe yaşarlar. Bedeviler en belirgin örnekleridir.

Tarım öncesi toplumlar bahçıvan kültürü ile küçük bir toprak parçasını işleyerek yaşamlarını sürdürürler. Meksika’da ki Aztekler ve Peru’da ki iknalar örnek verilebilir.

Tarım toplumları ise hem hayvanlardan hep topraktan yaralanarak geçirirler. Berberlik, seyislik, emircilik gibi çeşitli meslek gruplarını içinde barındırır.

 Endüstriyel toplumlar, ilk olarak İngiltere de 1760-1830 yılları arasındaki endüstri devrimi sonrasında ortaya çıkmıştır. Bu dönemde insan gücü yerini mekanik güce bırakmıştır. Yeni keşif ve icatlar yapılmış, farklı enerji kaynaklarından (buhar gibi) yararlanılmaya başlanmıştır. Ulaşım da tren ve gemiler ön plana çıkmış, aileler topraklarını terk ederek fabrika tipi organizasyonlarda çalışmaya başlamışlardır. Buna bağlı olarak eğitim sadece aile içinde değil okul gibi kurumlardan alınmaya başlanmıştır.

 Endüstri sonrası toplumlar ve bilgi toplumları, hizmet bilgi ve bilimin üretimi, dağıtımı konusunda odaklanmışlardır. Ekonomi bu olgulara bağımlı hale gelmiş, teknoloji yaşamsal bir role bürünmüştür. Çok sayıda insan hizmet sektöründe çalışır. Toplumda genetik mühendisliği, bilgi işlem ve sistem analistliği, reklamcılık, bankacılık gibi bilgi ve hizmet ağırlıklı meslekler popüler olmuştur.

Sosyo kültürel evrim sürecinin aşamaları tablosu

Toplum biçimi

Ortaya Çıkış

Karakteristikleri

Avcı ve Toplayıcı Toplum

İnsan yaşamının başlamasıyla

Göçebe; yaşamları yiyecek bulmaya bitki toplamaya ve avcılığa bağlı

Çobanlık ve İlkel Tarım Toplumlar

Yaklaşık 12000 yıl önce

Daha yerleşik; tarımın gelişimine ve ilkel teknolojiye dayalı

Tarım Toplumları

Yaklaşık 5000 yıl önce

Daha büyük, daha düzenli yerleşim biçimi; gelişmiş teknoloji ve artan tahıl üretimi

Endüstriyel Toplum

1760-1850

Mekanik güce dayalı; yeni enerji kaynakları(buhar, elektrik) merkezi iş yerleri; karşılıklı ekonomik bağımlılık; formal eğitimin ortaya çıkışı

Post Endüstriyel veya Endüstri Sonrası Toplum

1960’lar ve devamı

Hizmet ekonomisine bağımlı, özellikle bilgi teknolojileri ve süreçlerinin gelişmesi; orta sınıfın yaygınlaşması

Post Modern veya Bilgi Toplumu

1970’lerden sonra

İleri teknoloji; tüketimin aşırı yükselişi; medya imajı; kültürler arası integrasyon

Kaynak, schaefer 2010:111.

 

BİLİMSEL YÖNTEM VE AŞAMLARI

Bilinmesi gerekenler

-sosyolog ve diğer araştırmacılar araştırmalarında birbirine bağlı olarak olarak gelişen beş basamaklı bir bilimsel yöntem sürecinden geçerek sonuca ulaşırlar. Bunlar;

i. Araştırılması gereken sorunu ortaya koyup tanımlamak,

ii. Konu ile ilgili daha önceki bilgileri araştırıp toplamak, yani literatür taraması yapmak,

iii. Hipotezleri formüle etmek,

iv. Uygun bir araştırma tekniği ile veri toplamak ve verilerin analizini yapmak,

v. Hipotezle ilgili sonuçlara ulaşmak ve geliştirmektir.

Döngü Diyagramı

Araştırma süreci tablosu

 

Araştırılması gereken sorunu ortaya koyup tanımlamak, araştırmanın ilk aşamasıdır. Amaç toplumdaki sorunları ele alıp, bu sorunu yaşayan insanlara yardımcı olmak veya daha önceden yapılmış bir araştırmayı daha detaylı inceleyip eleştirmek olabilir. İntihar girişimleri, cinsel tacizin sebepleri, evsiz insanların geçmiş iş tecrübeleri sosyolojinin incelediği ilginç konulara örnek verilebilir.

Konu ile ilgili literatürü taramak, ikinci aşamadır. Araştırma yapılan konu hakkında yapılan eski çalışmaları incelemeyi içerir. Bu aşama bizi geçmişte yapılan hatalardan koruyacağı gibi farklı bakış açılarını anlamamızı sağlar.

Hipotezleri formüle etmek, üçüncü aşamadır. Değişkenler arasındaki ilişkiyi ifade eder. Teoriyi ortaya koyan ve araştırmadan ne beklediğimizi çıkaran önermelerdir. Bağımlı ve bağımsız olmak üzere iki çeşit değişken vardır. İşsizlik sorunun intiharlara etkisini inceleyen bir sosyolog için bağımsı değişken işsizlik sorunu bağımlı değişken ise intihar eğilimidir. İntihar eğilimi işsizliğe bağımlı olarak değişir.

Uygun bir araştırma tekniği ile veri toplamak ve verileri analiz etmek, bu aşamada hipotezi test etmek için verilere ihtiyaç vardır. Bu bilgi toplama aşamasına bilgi metodolojisi de denir. Sosyologlar araştırmalarında nicel ve nitel gözlem yöntemlerini kullanabilirler. Nicel tekniklere;

  • Gözlem
  • Saha araştırması
  • Anket
  • Görüşme ve deney tekniği yer alırken nitel araştırma teknikleri arasında;
  • Derinlemesine görüşme
  • Yaşam öyküsü
  • Doküman incelemesi
  • Vaka incelemesi ve çalışması gibi teknikler yer alabilir.

Bu tekniklere daha sonra tekrar değinilecektir.

 Araştırma yöntemi seçildikten sonra bilgi toplama işlemi yapılır. Bu aşama tamamlandığı ise örnekleme yapılır. Örnekleme bir bütünün içinden seçilen parçalarıyla temsil edilmesidir. Yani bir bölge için araştırma yapılırken o bölgenin tamamına sorulması gerekmez. O bölgeden seçilen insanlar üzerinde yapılan araştırma sonucu tüm bölge insanı için genellenir.

Veriler toplanırken bilgilerin güvenilirliğine ve geçerliliğine dikkat edilmelidir. Buradaki geçerlilik ölçme aracının ölçme konusuna uygun olmasını ifade eder. Yani bir saatten bir uzunluğu ölçmesi beklenemez, bu durum geçerliliğe örnek teşkil eder.

Hipotezle ilgili sonuçlara ulaşmak ve ileri düzeyde araştırma geliştirmek, araştırmanın son aşamasıdır. Bu aşamada hipotezin doğruluğu test edilip araştırma konusu ilgili bilim topluluğu ile paylaşılır. Hipotez sonucu doğru ise kabul görür, değil ise reddedilir ve kurama şüphe ile bakılır. Bazen de kuram yeniden formüle edilerek bunun sınanması yapılır.

 SOSYOLOJİNİN ARAŞTIRMA YÖNTEM VE TEKNİKLERİ

Bilinmesi gerekenler

-Sosyolojik araştırma ünlü İngiliz filozof Francis Bacon’un geliştirdiği ve tanımladığı bilimsel yönteme dayalıdır.

-Bilimsel yöntem araştırma sürecinde birbirini takip eden basamaklardan oluşur. Bunlar arasında gözlem, hipotezleri test etme, verileri analizi ve genelleme yer alır.

Sosyoloji ampirik bir bilimdir yani sistematik gözleme dayanır. Bir takım inançların bir araya gelmesi ile oluşmaz. Betimsel veya açıklayıcı araştırmalar yapılır. Betimsel araştırmalar neden sorusu incelemeden olayın sıklık durumu ve niteliklerini incelerler. İşsizlik oranını konu alan bir araştırma örnek verilebilir. Açıklayıcı araştırmalar ise olgular arasındaki nedensel ilişkiyi hipotez haline getirip bunun sınanması ile gerçekleşen araştırma türüdür. İşsizliğin boşanmalar üzerindeki etkisi için yapılan bir araştırma buna örnek verilebilir.

Nicel Araştırma Teknikleri

Nicel araştırma tekniğinde araştırma konusu veriler daha hesaplanabilirdir. Rakamlara indirgenmeye eğilimlidirler. İşsizlik yüzdeleri, bir ildeki boşanma oranı gibi konular örnek verilebilir.

Şimdi kısaca nicel araştırma tekniklerinin çeşitlerini inceleyelim;

Gözlem

Olaylar dikkatle gözlenerek kayıt tutulur ve fikir geliştirilir. Denetimli ve denetimsiz olmak üzere iki çeşittir. Denetimli gözlemde sonuçlar kesin ve güvenilirdir. Çağımı teknolojisi araştırmalarda bu gözlem çeşidini kullanmaya oldukça elverişlidir. Denetimsiz gözlem ise kendi içinde katılımlı ve katılımsız olarak ikiye ayrılır. Katılımsız gözlem uzaktan yapılırken katılımlı gözlemde sosyolog inceleyeceği grubun içine girerek onlardan biriymiş gibi yaşayarak araştırmasını yapar. Bunun en belirgin örneği 1930’lu yıllarda William F.Whyte’ın İtalyan göçmenlerin yaşadığı mahalleye gidip orada 4 yıl yaşayarak yaptığı araştırmadır. Bu araştırmasını köşe başı çocukları adlı kitabı ile yayımlamıştır.

Saha Araştırması (Survey)

 Bütün insanlar hayatları boyunca çeşitli saha araştırmalarında yer almışlardır. En sevdiğiz marka, giydiğimiz ayakkabı türü gibi sorular saha araştırması konusudur. Görüşme ve anketin birleşimi şeklinde de gerçekleşebilir.

Görüşme

Telefonla veya yüz yüze gerçekleşebilir. En büyük avantajı ise insanların görüşme esnasında sorulara cevap vermeyi reddetmek yerine direk cevabı vermeleridir. Bir ankette anketi yırtıp atabilirler ancak görüşmede böyle bir olanakları yoktur.

Deney Tekniği

Araştırmacı deney ve kontrol grubu olarak araştırma yapacağı toplumları ayırır. Deney grubunu araştırma konusundaki bağımlı değişkene tabi tutar. Kontrol grubunu ise bağımlı değişkene tabi tutmaz. Daha sonra bu iki grubu karşılaştırarak araştırma sonucunu elde eder. Örneğin çocuklar üzerinde düzenli kitap okumanın etkisi araştırma konusu ise deney grubuna düzenli kitap okutulurken kontrol grubu kendi haline bırakılır. Araştırma sonunda ise iki grubun davranışları karşılaştırılarak sonuç elde edilir.

Nitel Araştırma Teknikleri

Nitel araştırmalar daha az yapısallaşmış, araştırma sorusuna daha çok odaklanmış bir özellik taşır. Rakamlara indirgenemezler. Daha çok açıklayıcı ve tanımlayıcıdır. Şimdi nitel araştırma tekniklerini kısaca inceleyelim;

Derinlemesine Görüşme

Araştırma konusuna ilişkin bilgilerin daha az kişiden ancak daha detaylı bir şekilde alınması ile yapılır. Görüşmeci konudan uzaklaşırsa araştırmacı onu kırmadan araştırma konusuna yönelir ve bu konuda alabildiğince detaylı bilgi edinmeye çalışır.

Yaşam Öyküsü

Araştırma problemine sahip bireylerle görüşme yapılarak onların yaşam öyküsünün detaylıca kayda alınarak incelenmesi ile yapılır.

 

Doküman İncelemesi

Konuyla ilgili yazılı dokümanların, görüşme, film, video ve benzeri materyallerin incelenmesidir. Örneğin cinayetleri konu alan bir araştırmada polis raporları, mahkeme dosyaları, şikayetler ve kaç kişinin bu suçtan yargılandığı gibi veriler doküman incelemesine girer.

Vaka İncelemesi

Genellikle araştırma konusunu gerçek hayatta yaşamış birey veya toplumları incelenmesidir.

ARAŞTIRMA ETİĞİ

Sosyologlar da doğa bilimcileri gibi istediği konuda istediği araştırmayı yapamazlar. Nasıl ki bir tıpçı insan bedeniyle ilgili bir araştırma yaparken denek bireylerin rızası olmadan onlara işlem yapamaz ise sosyologlarında uyması gereken kurallar vardır. Bunlara etik kod denir. Amerikan araştırma derneği ilk 1971 ikinci olarak da 1997 yılında bu konu hakkında belirli prensipler yayınlamıştır.

Bunlar;

• Araştırmanın objektifliğini ve bütünlüğünü korumak,

• Araştırılan veya incelenen objenin saygınlığını ve öznelliğini (privacy) korumak,

• incelenen bireyi tehlikelere karşı korumak,

• Konunun ve incelenen bireyin sırlarına ve mahremiyetine saygı göstermek, saklamak,

• Araştırmaya kat›lan bireylerin izinlerini veya onaylar›n› almadan onlardan bilgi toplamamak ve yayımlamamak,

• Araştırmaya katılan ve yardım eden diğer araştırmacıların katkılarını kabul etmek, açıklamak ve onlara saygılı olmak,

• Her türlü finansal desteği açıklamaktır (American Sociological Association,

1997).

Görüldüğü gibi sosyologlar araştırma yaparken birlikte çalıştıkları ve bilgi aldıkları insanların haklarını korumak ve onlara saygı göstermek zorundadırlar.

Yukarıya Git