İşlem yapılıyor, lütfen bekleyin...

Hizmette 10+ Yıl ve binlerce müşteri memnuniyeti... | %100 doğru kaynak | %100 memnuniyet | %100 mezuniyet |

Netsorular.com
ULİ305U-KARŞILAŞTIRMALI SİYASAL SİSTEMLER DERSİNİN 1. ÜNİTE DERS ÖZETİ
ULİ305U-KARŞILAŞTIRMALI SİYASAL SİSTEMLER DERSİNİN 1. ÜNİTE DERS ÖZETİNE VE DİĞER DERSLERİN DERS ÖZETİNE ULAŞABİLİR, AÖF ÇIKMIŞ SORULARI, AÖF DERS ÖZETLERİNİ VE AÖF YARDIMCI KİTAPLARI ONLİNE SİPARİŞ VEREBİLİRSİNİZ...

1.ÜNİTE - KARŞILAŞTIRMALI SİYASET:GİRİŞ

KARŞILAŞTIRMA OLGUSU VE SİYASET

Karşılaştırma zihinsel olarak farkında bile olmadan yapabildiğimiz, ancak bazen bilinçli olarak yaptığımız bir mantıksal çıkarsamadır. Siyaseti anlamlandırabilmek ve hatta anlayabilmek için karşılaştırma temel bir mantık yürütme sürecidir.Karşılaştırma bir mantık yürütme aracı olarak kullanılmak suretiyle bilimsel geçerliliği olan neden-sonuç ilişkilerine ulaşmayı, bilimsel kuram (teori) ve nihayet bilimsel yasalar üret­meyi hedefler.Karşılaştırma aynı zamanda bir yöntemdir.

BİR YÖNTEM OLARAK KARŞILAŞTIRMA

Karşılaştırmalı siyaset alanında deney yapmak olasılığı yoktur.Her türlü etmenin etkile­ri sabit tutulurken (denetlenirken), tek bir etmenin serbestçe değişmesi söz konu­su olursa, o zaman diğer etmenlerden bağımsız olarak değişen bu etmene bağımsız değişken denir.Değişkenden etkilenerek değiştiğini saptadığımız de­ğişkenlere bağımlı değişken denir.Karşılaştırma yöntemi kullanarak yapılan bir araştırmada da, aynen laboratuar ortamındaki gibi, bir bağımsız değişkenin bağımlı değişken üzerinde etkisi olup olmadığını araştıracak koşullar üretilmeye çalışılır.Mill Karşılaştırma Yöntemi kullanarak siyasal olay ve gelişmeleri açıklamak üzere iki yöntem ortaya koymuştur: uyuşma yöntemi ve fark yöntemi.Uyuşma yöntemine göre bir siyasal olay, gelişme veya olgu farklı siyasal sistemlerde ortaya çıktığında onunla aynı anda veya onun hemen öncesinde bir bağımsız değişkenin değiştiği gözlemleniyorsa, o zaman bu bağımsız değişkenle, o olgunun bir uyuşması söz konusudur.Fark yönteminde siyasal olay, olgu veya gelişmenin ortaya çıktığı ve çıkmadığı durumlar göz önünde bulundu­rulur. Bu olgunun ortaya çıktığı her durumda var olan ve ortaya çıkmadığında da var olmayan bağımsız değişken, o bağımlı değişkenin nedeni olarak ayrışır.

GÖZLEM VE ÖNERME

Przeworski ve TeuneOBST(Olabildiğince benzer sistemler tasarımı)ile az sayıda ve çok benzer ülkeleri belirli bir zaman aralığında gözlemek suretiyle bir toplumsal olgu ile onun siyasal sonuçlarının var olup olmadığını ortaya koymayı amaçlamışlardır.Çok benzer ülkelerde uygula­nan farklı seçim sistemlerinin farklı hükümet tiplerine yol açmakta olduğu Maurice Duverger tarafından ortaya atılmıştır. Duverger çoğunlukçu seçim sistemleri­nin parti hükümetine, nispi temsile dayalı seçim sistemlerininse koalisyon hükümet­lerine yol açacağını önermiştir.

Przeworski ve Teune'nin önerdiğiOFST(olabildiğince farklı sistemler tasarımı)'de amaç tekil bir bağımsız değişkenin tek bir bağımlı değişken üzerindeki etkisini saptamak olmayıp, belirli bir düzenli ilişkiyi çok farklı toplumlarda da gözlemleyerek tüm siyasal sistemler için geçerli olabilecek önermelere ulaşmaktır.

KURAMSAL YAKLAŞIMLAR

Karşılaştırmalı siyaset konusundaki ilk araştırmalar insanların mutluluğunu sağla­yacak devlet yapısına ulaşmanın formülünü bulmak güdüsü ile yapılan kısmen normatif, kısmen pozitif önermelerden oluşan çalışmalardan oluşmuştur.Machiavelli mutluluğu sağlayacak mükemmel devlet arayışını bir kenara bırakarak, bir devletin varlığını idame ettirmesi ve refah, istikrar ve iktidarını arttırmasının nasıl olacağı sorusuna yönelmiştir.Devletin ideolojik içeriği, Hristiyan veya Müslüman bir topluluğu yönetiyor olması, kralın kişiliği v.b. özellikler göz ar­dı edilerek, iktidar mücadeleleri içinde bulunan bir kralın içeride isyan çıkartma­dan, dışarıdan gelen tehditlere boyun eğmeden nasıl yönetimde kalabileceği araş­tırılmıştır.

Kurumsal – Yapısalcılık:Kurumsal-Yapısalcılık büyük sömürgeci devletlerin sahip olduğu siyasal kurumların çalışma esaslarını betimleyen, onların tarihi evrilişlerini anlatan, hangi tür anayasaların bu yapılarla birlikte oluştuğunu anlatan bir içeriğe sahiptir.

Yapısal İşlevsel Yaklaşımlar:Yapısal işlevsel yaklaşımlar kurumsal - yapısal yaklaşımlara bir tepki olarak ortaya çıktı.Bu konudakiaraştırmalarınen etkili olanı Alman sosyoloğu Max Weber oldu. Max Weber kapitalizmin Avrupa'nın batısındaki gelişiminde temel et­kenin ne olduğu kurumsal sorusuna yanıt ararken karşılaştırmalı yöntemi kullan­dı. Batı Avrupalı orta sınıf mensupları Weber'e göre lüks içinde yaşamayı tercih ediyorlardı. Bu durumda İngiliz ve Hollandalı tacir ve sanayiciler dev servetlere ka­vuşur kendi ülke siyasetlerinde ağırlıklarını koymaya başlarken, Fransızlar toprak­tan geçinen aristokrasiyi sanayi ve ticarete yöneltemeyip ancak bir toplumsal ihti­lalle Fransız siyasetinde güçlü mevkilere gelebilmişlerdi. Farklı düşünürler tarafından eleştirilse bile, kültürün iktisadi ve siyasal yaşantıdaki önemine parmak basmış oldu. Weber'in karşılaştırmalı araştırmalara olan katkısı onların artık kültü­rün bir etken olarak oynadığı rolü göz ardı edememeleri oldu.

   Gabriel A. Almond ve Sidney Verba'nm üçü Avru­pa dan ikisi Amerika kıtasından olan beş devlette yürüttükleri Civic Culturearaştırma­sı 1950'lerde yapıldı.Bu araştırmayı Princeton University Press tarafından basılan bir dizi araştırma Princeton Series in Political Development adıyla 1960'lar ve 1970'lerde izledi. Bu çalışmaların hedefi siyasal yapılar ve onların somut ve istikrarlı uygulamaları olan kurumların belirli işlevler görmek için ku­ruldukları varsayımından hareketle her yeni siyasal sistem için bu yapı - işlev bağlan­tısını modellemek olmuştur.Bu yaklaşım her uygulandığı sistemde aynı işlevlerin var olduğunu, fakat bu siyasal işlev­leri gören yapıların çok farklı içeriklerde gelişebileceklerini ve hatta kurumsallaşabileceklerini kabul eder.

 

Yapısal - işlevsel yaklaşım için işlevler evrenseldir ve her siya­sal sistemde mutlaka olmaları gerekir, aksi halde siyasal sistemlerin işlemesi olanak­sızdır. Almondün bu yaklaşımına göre her siyasal sistem mutlak bağlayıcı karar üret­me, bu kararları uygulama, uygulamada çıkacak uzlaşmazlıkları çözme, karar üretici­lerine etkide bulunmak için çalışma, bu karar alıcıların seçilmesi v.b. işlevlere sahip olacaktır.

Konusal (Mevzii) Karşılaştırma Kuramları:Demokratik Pekişme Kuramı çerçevesinde otoriter rejimlerin nasıl ve neden çöktüğü, demokrasiye geçişin nasıl ve neden ortaya çıktığı öncelikle araştırılan konulardandır.

Karşılaştırmalı Kamu Politikaları:Kamu politikalarının oluşturulması ve uygulama başarılarının araştırılması gerek merkezi devlet, gerek yerel yönetimler açısından en önemli siyaset bilimi araştırma alanlarındandır.Çalışmalar sosyal devlet uygulaması içinde olan gelişmiş eko­nomilere sahip olan demokrasilerin benzerlik ve farklılıklarını ve farklı ideolojiler-deki siyasal partilerin iktidara gelmesiyle farklı sosyal devlet politikalarının üretilip üretilmediğini araştıran çalışmalardır. Kamu politikalarının seçmenin oy verme davranışına etkileri de bu araştırmalar tarafından incelenmektedir. Burada kamu politikalarının ekonomik gelişme düzeyi, ideoloji, iktidar partilerinin kimlikleri değişkenlerin etkisiyle nasıl biçimlendiğinin araştırılması hedeflenmektedir.Ekonomi politik araştırmalarısadece Marx'ın fikirlerinden hareket etmeyen, ama ekonomik etkenlerin seçmen davranışına, siyasal partilerin iktidar­da kalıp düşmelerine, izlenen vergi politikası, tarım destek politikaları vb. alanlara olan etkilerini araştıran içeriktedir. Benzer siyasal sistemlerde ortaya çıkan eko­nomi siyaset ilişkilerini araştıran bu politikalar herhangi bir ekonomik değişkenin seçmenin oyuna veya siyasal iktidarların politika tercihlerine etki edip etmediğini saptamaya yönelmektedirler. Farklı siyasal sitemlerde aynı siyaset ve ekonomi iliş­kisini araştıran araştırmalar ise ekonominin, örneğin kültür veya toplumsal tabaka (sınıf) gibi değişkenlere göre görece önemini saptamayaaçıklamaya, anlamaya ve hatta öngörmeye yönelmektedirler.

SİYASAL SİSTEMLERİ NASIL SINIFLANDIRABİLİRİZ?

Karar alma sürecinde siyasal yapılar arasında karşılıklı etkileşimle ve hatta bağımlılıkla sağlanan bütüne siyasal sistem adı verilir.Bir toprak parçasına egemen olma iddiası genel kabul gören, o toprak üzerinde yaşayan insanların oluşturduğu topluma hükmetme erkini elinde tutan sisteme devlet, devletin yurttaşı durumundaki bireylerin oluşturduğu bir arada yaşama alışkanlığı olan ve geleceği de paylaşma iradesi gösteren toplumlara ulus adını verilir.Yönetilenlerin yöneticilerin seçiminde etkili olabildiği, yönetenlerin kendilerini seçenlere periyodik olarak hesap verdiği, tekrar seçilmek için destek istediği, her siyasal karar alma mevkii için birden fazla ve değişik siyasal görüş, fikir veya çıkarları temsil eden adayların korkusuzca, hakça yarıştığı bir ortam söz konusuysa bu rejime demokrasi adı verilir.

 

Fikir, örgütlenme, haber alma ve muhalefet özgürlüğü kısıtlı olduğu veya bulunmadığı, yönetenlerin siyasal yetkeleri belirlemelerinin söz konusu olmadığı rejimlere otoriter rejim denir.Toplumdaki her yapının, kurumun hükümet ve ajanları tarafından denetim altında tutulduğu, özgürlüklerin hiç olmadığı ve hatta rejim için tehdit olarak kabul edildiği rejimlere totaliter rejimler adı verilir.Kurumsallaşmış siyasal rejimlerde siyasal rejimin kuralları ve bunların işlemesinde etkili olan yapıları gerek siyasal yetkeler gerek yönetilenler gözünde itibar ve saygıya sahip, istikrarlı bir içerik gösterirler.

Çağdaş dünyadaki siyasal sistemlerin temel görüntüsü belirli bir toprak parçası üzerinde yaşayan insan toplumu üzerinde fiziksel güç kullanma meşru tekeline sa­hip, sonsal karar alma erkini kullanan siyasal yetkeler ve kurumlar biçimindedir.

DEMOKRASİLER

Aristoteles çoğunluğun yönetimi olarak timokrasi diye bir rejim tanımlamış ve bunun bozulmuş biçimi olarak "demos (halk)" ve "cratos (yönetim)" kavramlarını birleştirerek demokrasi kavramını üretmiştir.Aristoteles'e göre erdemli bir halk yönetimi olan timokrasi bozulduğu, ayağa düştüğü ve devlet sokaktaki güruhlar tarafından yönetilmeye başlandığı zaman demokrasiye dönüşmekteydi.R. Dahlaslında demokrasi kavramının günlük konuşmalara konu olduğunu, farklı anlamlar kazandığını ve bi­limsel bir kesinlik içeren bir kavram olmaktan uzaklaştığını dolayısıyla bilimsel ça­lışmalarda kullanılmaması gerektiğini ileri sürmüştür. Dahl demokrasi yerine, ço­ğunluğun yönetimi diye Türkçeye çevirebileceğimiz poliarşikavramı­nı önermiştir.Dahl'a göre poliarşinin gerçekleşebilmesi için  sekiz koşu­lun siyasal yaşamda kabul görmesi gereklidir:

  • Dernek kurma ve kurulmuş derneklere katılma özgürlüğü
  • İfade özgürlüğü hakkı
  • Genel oya katılma (oy verme) hakkı
  • Kamu görevlerine seçilebilme hakkı
  • Siyasal liderlerin seçmen tercihini kazanmak için yarışabilme hakkı,
  • Değişik haber alma kaynaklarının varlığı
  • Serbest ve hakça seçim
  • Hükümet politikalarını oylara ve diğer tercih belirtme süreçlerine dayandırmak için gereken kurumların varlığı ve çalışması

Çoğunlukçu ve Oydaşmacı Demokrasi Tipleri:Yönetilenlerin çoğunluğunun seçim ve yönetim sırasında etkili olması esasına dayanan çoğunlukçu demokrasi ilk uygulama modelini Britanya'da geliştirdiğinden Westminster tipi demokrasi diye anılmaktadır.Azınlıkları dışlamamak, özellikle toplumun bir kesimini alınan siyasal kararlarda sürekli olarak azınlıkta bırakmamayı temel alan demokrasi modeline oydaşmacı demokrasi denir.

DEMOKRATİK REJİM TÜRLERİ

Çoğunlukçu Demokrasinin Parlamenter Rejimi:Britan­ya'da uygulanan Westminster tipi çoğunluk rejiminde hükümet kuvvetleri arasında yasama organının yürütme ve yargıya ve diğer her tür devlet kurumuna üstün tutul­ması söz konusudur.Yasama organı doğrudan doğruya seçmenin (halkın) oyuyla seçilen üyelerden oluşan bir kamaraya sahiptir.Britanya'daki yasama organının iki kamerası vardır. Bunlar seçmenlerin oy­ları ile seçilen ve halkın temsilcilerinden oluşan Avam Kamarası ve Kraliyet'e bir kısmı kan bağı ile bağlı olan ve diğerleri Kraliyet tarafından genellikle kahramanlık veya evlilik yoluyla çeşitli unvan ve payeye layık görülen asillerden oluşan Lordlar Kamarası.Uygulamada fiilen başba­kanlık rejimine dönüşen bu uygulama, yasama organı çoğunluğuna olan vurgusu nedeniyle parlamenter rejimolarak adlandırılmıştır. Dolayısıyla, çoğunlukçu West­minster tipi demokrasinin bir uygulaması parlamenter demokrasi rejimi olmuştur.

Oydaşmacı Demokrasinin Parlamenter Rejimi: Devlet yönetiminde alınan kararların, oy çokluğuna göre değil oybirliğine göre alındığı bir sistemdir.İsviçre başta olmak üzere, Hollanda, Belçika gibi Avrupa ve Lübnan gibi Asya ül­kelerinde ise parlamenter rejim uygulamaları çoğulculuk esasına göre yaygınlık kazanmıştır.Özellikle mezhep ve etnik kimlik açısından büyük farklılıklar gösteren toplumlarda bu farklılıkları dikkate alarak temsilcilerin yasama organları­na seçilmeleri temin edilmiştir.Temsilcinin veya siyasal partinin aldığı oy oranında yasama organında temsilini temin edilmiştir.Seçmenin oylarıyla kurulamayan çoğunluk parti gru­bu, çeşitli parti gruplarının koalisyon oluşturacak biçimde birleşmeleriyle temsilci­ler eliyle kurulur. Çoğulcu demokrasinin doğal hükümet biçimi koalisyon hükü­metidir. Çoğunlukçu demokrasilerdeyse tek bir partinin kurduğu kabinelerden oluşan parti hükümetleri iktidara gelebilir.Koalisyon hükümet biçiminin sadece demokrasilerde mümkün olabilen bir hükümet biçimi olarak, demokrasinin çoğulcu içeriğine en uyumlu hükümet biçimi olarak ortaya çıkmaktadır.

Başkanlık Rejimi:Hükümet kuvvetlerinin birbirinden bağımsız, eşit güçle birbirlerini dengeleyen ve denetleyen, onların uzlaşması durumunda yönetimin sağlandığı, uzlaşmadıkları durumda da yönetimin mümkün olmadığı bir demokrasi uygulaması Amerika Birleşik Devletleri ve diğer ülkelerde başkanlık rejimi olarak adlandırılmaktadır.

Yarı-Başkanlık Rejimi:Parlamenter rejimlerle başkanlık rejimlerinin bir karması görüntüsünde olan melez rejimler olup yalnızca cumhuriyet ile yönetilen sistemlerde kullanılabilirler.

 

OTORİTER REJİMLER

AB sü­recinde ilerleyemeyen devletlerde daha çok kişisel, ceberut, muhalefete hoşgörü­süz, özgürlükleri isyan olarak görüp aşırı güç kullanarak bastıran, sadece başkanı öven ifade açıklamalarına izin veren bir diktatörlük biçimine dönüşmüştür. Önce Belarus'ta sonra Ukrayna ve Rusya'da istikrar kazanan bu uygulama artık bir de­mokrasi uygulaması olmayıp bir otoriter rejim uygulamasına dönüşmüş bulunmak­tadır.

Bu ülkelerde ser­best ve hakça olarak kabul edilen seçimler yapılabilse bile bu durum seçimsellik diye adlandırabileceğimiz bir sonuç doğurmakta, demokrasiye yol açmamaktadır.Otoriter rejimler büyük çoğunluğunun kitlesel halk desteğine dayandığı savını güçlendirmek için kitlesel seferberlik yaratacak yapılar olan siyasal partiler, dernek ve kuruluşları kullanırlar.Tek parti rejimi veya hükümeti siyaset biliminde sadece tek bir partinin meşru olarak mevcut olabildiği ve iktidara sahip olduğu rejimlere verilen addır.Eğer otoriter rejimler kitlesel siyasetin bir ürünü olarak ortaya çıkmışlar ve halka dayandıklarını iddia etmekteyseler, genellikle tek parti rejimleri olarak çalı­şırlar.

TOTALİTER REJİMLER

Totaliter rejim birideolojinin hayata geçirilmesi amacına hizmet eden bir uygulamadır. Toplumun ve tekil yurttaşın yaşantısının tamamının denetim altına alındığı ve en ufak bir mahrem yaşantının devletin bilgisi, onayı ve düzenlenmesi dışında mevcut olmasının mümkün ve arzulanabilir olmadığı bir siyasal rejimdir.

SİYASAL SİSTEMLERDE İKTİDAR DAĞILIMI

Üniter Devlet:Üniter devletler iktidar kullanımı için oluşturdukları tasarımları merkezde iktidarı yoğunlaştıran, tek ve standart uygulama olan mutlak eşitlik esasına göre kural, yasa, yönetmelik v.b. siyasal kararlar üreten ve düzenlemeler yaparlar.Genellikle çok büyük ve parçalı topraklara sahip olmadıkları gibi, ta­rihten gelen derin ayrımlarla bölünmüş etnik, mezhep, din vb. kültürel topluluk­lara sahip değillerdir.Siyasal kararların tek elden ve merkezi hükümet tarafından alındığı ve tüm ül­ke ve ulusa eşit ve aynı biçimde uygulandığı devlet yapıları üniter yapılardır.Merkezi hükümet yasama organı eliyle çıkartacağı yasa veya yasalarla merkezdeki gücü uygun gördüğü ölçüde ve uygun gördüğü yöntemlerle bölge, il, kent, kasaba, köy yönetimlerine devredebilir.Merkezi hükümet bu yetkiyi verdiği gibi lüzum gördüğünde meşru ve yasal yollar­la geri de alabilir.

Konfederal Devlet (Konfederasyon):Konfederasyon, bağımsız kuruluşlar ve kurumlar tarafından, egemenliklerini muhafaza etmek şartıyla, ortak ve sınırlı menfaatlerini sağlamak maksadıyla, bir antlaşma ile kurulan topluluklardır.Konfederasyonda üniter devletin tam tersi özellikte olup merkezi hükümeti fevkalade zayıf ve çok az konuda karar alma meşru yetkine sahiptir.Konfederasyonun merkezi hükümeti onu kuran üniter devletlerin devrettiği ölçüde yetki kullanma meşru ve yasal yet­kisine sahip olur.

Federal Devlet:Federal devlet sistemleri konfederasyon gibi merkezi hükümeti pek zayıf olan bir tasarımla, üniter devlet gibi merkezi hükümeti müthiş güçlü bir yapının arasın­da bir yerde durmaktadır. Federal devletlerde yine esas olan o devleti oluşturan birimlerin kendi kendilerini yönetmeleridir. Federal devletlerin merkezi hükümeti üniter devlete göre daha az güce sahip olmakla birlikte, federe birimler arasındaki ticareti, mali bütünlüğü, üretim stan­dartlarını, insan hakları uygulamalarındaki farkları gidermeyi amaçlayan müdaha­lelerde bulunur.

SONUÇ

Karşılaştırma­ bir yöntemdir, bu suretle bilimsel araştırmada kullanılan dene­tim altında gözlem mümkündür.Gözlemlenen siyasal olgunun hem birey, hem bireylerin bir araya gelmesiyle olu­şan grup, hem de grupların ilişkilerinden oluşan sistem düzeyinde oluşmaktadır. Karşılaştırmalı siyaset sadece devletlerin karşılaştırılması olmayıp, aynı zamanda yasama organları veya mahkemeler gibi kurumların, dernek ve vakıflar gibi çıkar gruplarının, hatta tekil bireysel siyasal davranışlar olan oy verme, dilekçe yazma, protesto mitingine katılma gibi davranışları da kapsar.Karşılaştırma yöntemi karşılaştırmaya elverişli kavram ve önermeler kullanılarak tek bir siyasal sistemi aştırmak için de, iki siyasal sistemi, birkaç benzer veya farklı siyasal siste­mi veya çok sayıda ve farklı siyasal sistemi araştırmakta kullanılabilir. Burada kar­şılaştırmada kaç tane siyasal sistem kullanılacağından çok, kullanılan kavramların, denencelerin ve kuramların karşılaştırmaya elverişli olup olmadığı esastır.Çağdaş dünyadaki siyasal rejimleri demokrasiler, otoriter ve totaliter rejimler olarak üç ayrı sınıfa ayrıldı.Demokrasileri çoğunlukçu ve çoğulcu (oydaşmacı) olarak iki temel tipe ayırarak incelenebileceği ve her iki temel demok­rasi tipinin içinde parlamenter, başkanlık ve yarı-başkanlık demokratik rejimlerinin gelişebileceği anlatıldı.http://www.aofkredili.net/aof-cikmis-sorular-38.html

Yukarıya Git